-
1 kabul
1) Empfang mbirini \kabul etmek jdn empfangendostane \kabul edildik wir wurden freundlich empfangenkendini \kabul ettirmek sich durchsetzen\kabul edelim ki... angenommen, dass...her işi \kabul etmek jede Arbeit annehmenönerge çoğunlukla \kabul edildi der Antrag wurde mehrheitlich angenommenöneriyi \kabul etmek den Vorschlag annehmen [o akzeptieren]bir şeyi \kabul ettirmek etw durchsetzenkendini \kabul ettirmek sich durchsetzenişin \kabulü die Abnahme des Werkes\kabul görmek Zustimmung findendüşünmeden \kabul etmek bedenkenlos zustimmenkredinin \kabulü die Bewilligung des Kredits -
2 kabul
kabul [uː] <- lü> Empfang m; Annahme f; Aufnahme f (in eine Schule); Empfangs- (Zimmer); Prämisse f, Voraussetzung f;kabul edilebilir Arbeit zumutbar; anzunehmend, wahrscheinlich;-i kabul etmek anerkennen; Geschenk entgegennehmen; Fußball Tor anrechnen; jemanden empfangen; Vorschlag annehmen;-i -e kabul ettirmek sich (D) Zugang verschaffen (bei D); jemandem etwas aufzwingen, aufhalsen;hata kabul etmez unfehlbar; ohne Fehlertoleranz;tedavi kabul etmez unheilbar -
3 kabullenmek
kabullenmek v/t → kabul (kabul etmek); sich (D) aneignen; sich abfinden mit D -
4 almak
almak <- ır> nehmen (-i A); (satın \almak) kaufen; MED ilaç einnehmen; MED organ, cenin entfernen; iş, öğüt, izin vs bekommen; (kabul etmek) annehmen; (elde etmek) erzielen; ürün einbringen; koku vs wahrnehmen; kız zur Frau ( oder als Schwiegertochter) nehmen; ölçü nehmen; kiracı aufnehmen; in ein Verzeichnis vs (çekmek) rücken, verschieben; radyo vs empfangen; şehir einnehmen; nehir mit sich fortreißen; içerebilmek fassen;banda almak aufs Band aufnehmen;sağa almak nach rechts verschieben; rechts anhalten;su almak leck sein;şakaya almak als Scherz auffassen;omuzlarına almak sich (D) überwerfen; schultern;alıp götürmek wegtragen, abfahren, abtransportieren;-in b-le bir alıp veremediği var/olmak mit jemandem nicht auskommen können;alıp yürümek um sich greifen;al sana …!, alın size …! da haben wir …!; -
5 hidayet
hidayet [hida:-] s\hidayete ermek den rechten Glauben annehmen; ( İslam dinini kabul etmek) den Islam annehmen -
6 kusur
kusur sağır/hafif \kusur jur grobes/leichtes Verschuldenkendi/başkasının \kusuru eigenes/fremdes Verschuldenbenim \kusurum olmadan oldu es ist ohne mein Verschulden passiert2) Mangel mbir şeye \kusur bulmak etw bemängeln3) Fehler m, Makel m\kusura bakmayın! ( affedersiniz) verzeihen Sie!, entschuldigen Sie!\kusurlarını kabul etmek zu seinen Fehlern stehenbu, senin \kusurun değildi das war nicht dein Fehlerbirinin \kusurlarını yüzüne vurmak ( fig) jdm den Spiegel vorhalten, jdn über seine Fehler aufklärenbirinin \kusuruna bakmamak jdm etw nachsehen -
7 ıslah
ıslah etmek verbessern; neugestalten; reformieren;ıslah kabul etmez, ıslah olmaz unverbesserlich -
8 istirham
istirham [ɑː] Flehen n, flehentliche Bitte;-den -i istirham etmek von jemandem erflehen (A);istirhamda bulunmak flehentlich bitten, flehen;saygılarımı kabul buyurmanızı istirham ederim amtlich mit dem Ausdruck meiner vorzüglichen Hochachtung -
9 kıyas
-
10 nispet
1. subst Verhältnis n, Proportion f; Beziehung f; Maß n, Norm f; Vergleich m; absichtlich, extra;nispet eki Relationssuffix -î;-i -e nispet etmek etwas vergleichen mit;nispet kabul etmeyecek unvergleichlich;-e nispet vermek jemanden ärgern, jemandem zusetzen;imkan nispetinde im Rahmen des Möglichen;sekizin, yirmi dörde nispeti, x’in y’e nispeti gibidir MATH x verhält sich zu y wie 8 zu 242. adv (-e jemandem) zum Trotz, zum Ärger: bana nispet mir zum Trotz -
11 oy
oy (Wahl)Stimme f;oy elde etmek Stimmen bekommen;oy hakkı Stimmrecht n;oy sandığı Wahlurne f;oy verme Stimmabgabe f;oy verme yeri Wahllokal n;oy vermek (oder oyunu kullanmak) seine Stimme abgeben (-e für A);oya koymak (oder sunmak) zur Abstimmung vorlegen;32 çekimser oya karşılık 62 oyla kabul edilmiştir (der Antrag) wurde bei 32 Stimmenthaltungen mit 62 Stimmen angenommen -
12 dikte
dikte sDiktat ntbirine bir şey \dikte etmek ( yazdırmak için söylemek); jdm etw diktieren; ( fig) ( zorla kabul ettirmek) jdm etw diktieren [o aufzwingen]
См. также в других словарях:
kabul etmek (veya eylemek) — 1) bir şeye isteyerek veya istemeyerek razı olmak Kabul ettiler, meclis dağıldı. M. Ş. Esendal 2) yanına, katına almak ... beni bahçesinde çınar ve dut ağaçlarının gölgesinde kabul etti. A. Haşim 3) bir armağanı almak 4) onaylamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
KABUL-İ ADEM — Kalben ademi kabul etmektir. Hakkı inkâr etmek, hatalı bir hüküm ve itikattır. Hak mesleği kabul etmeyip indi ve şahsi görüşünü ileri sürerek başka bir yolda gitmektir, bir iltizamdır. İmânın zıddına şahsi görüşüne tâbi olmak, bâtılı kabul… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TELAKKİ-İ Bİ-L-KABUL — Kabul ile karşılamak, kabul etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
pes etmek — 1) yenilgiyi kabul etmek, pes demek 2) yenileceğini anlayıp sırtının yere gelmesini istemeyen pehlivan, yenildiğini kabul anlamına ya pes ediyorum demek veya hasmının kispetine eliyle vurarak işaret vermek 3) birinin aşırı kurnazlığı karşısında… … Çağatay Osmanlı Sözlük
AHZ U KABUL — Alıp kabul etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HÜSN-Ü KABUL — İyi karşılamak. Güzellikle kabul etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ikrar etmek — açıkça söylemek, kabul etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
itiraf etmek — 1) başkaları tarafından bilinmesi kendi için sakıncalı görülen bir gerçeği saklamaktan vazgeçip açıklamak, söylemek, bildirmek Bu günahımı gizli bir defter içinde, kendi kendime itiraf etmeliyim. A. Gündüz 2) kabul etmek Mutlaka bir tarafın sırtı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kem küm etmek — verecek cevap bulamayıp açık bir anlamı olmayan gelişigüzel söylenen sözler söylemek Mazeretin ne olursa olsun, İncir Han ından kendi ayağınla çıktıktan sonra artık kem küm etmemek, dilenciliği meslek olarak kabul etmek lazımdır. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
muvafakat etmek — uygun görmek, onaylamak, kabul etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
telakki etmek — saymak, öyle kabul etmek, öyle anlamak Bu beğenilmeyi bir hak, güzelliğine karşı herkesin vermeye mecbur olduğu bir vergi telakki etmeye alışmıştı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük